Korku; insan ait en temel ve normal duygulardan biri olarak karşınıza çıkar. Bebeklik döneminden itibaren kişiyi tehlikelere karşı koruyan ve hayatta kalmak adına adımlar atılmasına yardımcı olan önemli bir duygu olduğunu söylemek mümkündür. Çocukların farklı yaş aralıklarında farklı korkular geliştirmesi bazen anne ve babalar için son derece endişe verici olabilir. Karanlık korkusu, gölge korkusu, ayrılma korkusu, okul korkusu ve hatta tuvaletteki sifon sesinden korkmak gibi durumların hepsi normal kabul edilir.
Söz konusu olan birçok korku çocukluk çağında gelişimin tipik bir parçasıdır ve bebeklik döneminden ergenliğe kadar farklı şekillerde kendini gösterir. Bu noktada çocuk; gelişim basamaklarını birer birer tırmandıkça yaş dönemine ait korkular da zaman içerisinde yok olur. Bu yüzden ebeveynlerin korkulara karşı olumlu, kabul edici, yatıştırıcı ve destekleyici bir tutum sergilemesi korkuların zaman içerisinde sönmesi için yeterli olacaktır. Bu noktada endişelenmek için en önemli kriter ise çocuğun korkusunun süresi ve yaş dönemine uygun olup olmamasıdır.
Korku; çocuklarda son derece sık rastlanan bir tepki olarak karşınıza çıkar. Henüz çevresini tanımayan etrafında olup bitenden haberi olmayan küçük bir bebeğin tanımadığı her şeyden korkması son derece normal bir durumdur. Büyümeye başladıkça bu korkuların azalması beklenir. Çocuğun bilişsel gelişimi ve çevresini tanıma oranının artmaya başlaması, korkulacak durum ve nesne sayısının azalmasını sağlar. Sonrasında ise nesneyi adlandırmayı öğrenir.
Ancak bazen anne ve babanın, bazen de çevrenin yanlış tutum sergilemesi; adeta bir korkuyu çocuklarına öğretmesinden kaynaklı bu geçici korkular uzun yıllar boyunca devam edebilir. Ayrıca toplumumuzda korkutma bir tür disiplin ve eğitim aracı olarak kullanıldığından, her zaman korkunun sebebini bulmak mümkün olmayabilir.
Anne ve babalarda anksiyete bozukluğu olması; çocukta gelişimsel korkuları görülme riskini 2-5 kat artırır. Düşünce, duygu ve davranışlarını aşırı derece kontrol altına alma, sürekli olarak eleştirme gibi ebeveyn tutumlarından kaynaklı dış dünyadaki gerçeklerle yüzleşemeyen çocuklar olaylar karşısında bir çözüm üretme konusunda zorlanırlar. Dolayısıyla kaygı ve özgüven sorunu yaşarlar. Ayrıca kaygılı ebeveynleri model alan bu çocuklar ''kaygılanmam gerek'' mesajını almasından kaynaklı öğrenme yoluyla korku geliştirmesi normaldir.
Çocuklarda yaşa göre korkuların şekli de değişir. Buna bağlı olarak her yaş gruba göre korku şekilleri şu şekilde sıralanabilir:
Bu dönem içerisinde en belirgin korkular çocukların hayal gücünün gelişmesiyle beraber görülür. Özellikle 3-4 yaştan itibaren çocuklar gölge, karanlık, canavar, evin içindeki farklı sesler ya da gök gürültüsünden korkmaya başlar. Çocuklar bu dönem içerisinde dış dünyada olup biteni anlamlandırmak ister. Ancak karanlıkta görüş mesafesinin çok kısa olmasından kaynaklı bunu yapmak konusunda zorluk çekerler. Somut şekilde göremediği şeyleri hayal gücüyle birlikte farklı nesnelere dönüştürür. Örnek vermek gerekirse: perdenin gölgesi onlar için bir canavar ya da buzdolabının sesinin korkunç bir kaplana benzetilmesi gibi. Buna benzer şekilde bu dönem içerisinde somut olarak gördükleri ama çekindikleri tüylü hayvan ya da canlılardan korkma eğiliminde olabilirler. Bunun temel nedeni ise insan beyninin bizleri dış dünyadaki tehlikelere karşı uyarmak zorunda olmasıdır. Bu yüzden zararsız evcil hayvanları bile çocuklar için her zamankinden daha korkunç olarak nitelendirilmesi normaldir. Ayrıca çocukların soyut düşünme becerisi henüz gelişim göstermediği için rüyasında gördükleri gerçek olmayan şeyleri gerçek hayatınkinden ayırmak konusunda zorlanabilirler.
Okul öncesi dönem içerisinde çocukların yaşadığı korkulardan en önemlisi okul korkusu ve ebeveynden ayrılma korkusudur. Bu iki korku aslında birbirini tamamlayabilir durumdadır. Okul ortamı çocuklar için çok yeni bir deneyimdir ve henüz bu yeni kurallar, ortam ve beklentileri tanımadığı için çocuklar okul ile alakalı genel bir endişe içinde olabilirler. Bu noktada ebeveyn olarak bilmediği bir ortama girerken çok daha güven ihtiyacı hissiyatı olan çocuğun endişe duygusunu beslememek önemlidir. Çocuklar öğretmenlerin ve okulun güvenilir bir ortam olduğunu ebeveynlerin davranışlarından ve söylemlerinden öğrenebilir.
Bu yaş aralığı içerisinde çocuklar ortamı ile beraber başka çocukların da hayatından haberdar olmaya başladığı için kendi bedenlerine gelecek bir zarardan korku ve endişe hissedebilir. Hasta olmak, doktora gitmek ve ilaç kullanmak nasıl bir durum olduğunu hatırlatıp ilişki kurabilecek gelişimde oldukları için bedenlerine bir zarar gelmesinden korkabilirler. Kâbuslar ve rüyalar da bu yaş dönemine özgü yoğun olarak hissedilen korkulardan biridir. Çocukların soyut olarak düşünme becerisi henüz tam olarak gelişmediği için rüyalarında gördükleri gerçek olmayan şeyleri gerçek hayattan ayırma konusunda zorluk çekebilirler.
Çocuklar 6-7 yaş itibariyle korkular somut nesneler yerine daha somut nesneler ve olaylar üzerinden değerlendirmeye başlayabilirler. Bu yüzden karanlık korkusu artık yerini sosyal ilişkiler, korku ve bedensel yaralanmalarla alakalı korkulara bırakabilir. Çocuğun ergenlik dönemine girmesiyle beraber bu tarz korkular da giderek azalacaktır. Çocukların dönem içerisinde yaşadığı bu gelişimsel korkular eğer çocuğun ve ailesinin yaşamını kısıtlamaya başladıysa ve günlük hayata engel teşkil eden bir noktada ise mutlaka bir ruh sağlığı uzmanından destek alınması gerekir. Örnek vermek gerekirse; çocuğun okul korkusu sosyal ortamdan çekinmesine, bazı kişi ve şeylerden kaçınma davranışı gösterme eğiliminde olmasına fiziksel sebebi olmadan bedensel şikâyetlere sebep oluyorsa bu noktada bir uzmanın değerlendirmesi ve düzenli olarak takip etmesi önemlidir.
Çocuklarda korku ve kaygı; çocuğun gelişimi söz konusu olduğunda belirgin bir duruma ya da nesneye karşı bir tepki geliştirmesidir. Çocuklar bu duyguları çok yoğun şekilde yaşarlar. Bunun sebebi ise dünyaya geldiği andan itibaren çevreyi tanımak için yepyeni deneyimler yaşaması ve bazılarında kendini tehdit altında hissetmesine bir tepki göstermesidir. Çocuğun gelişim süreci devam ettikçe korktuğu nesne ve durumlar da bulunduğu yaş aralığına göre değişiklik gösterir.
Bu noktada önemli olan korkusunun süresi ve yaş dönemine uygun olup olmadığıdır. Örneğin; erken çocukluk döneminde çocuk ani seslerden, yabancı kişilerden ve annesinden ayrılmaktan korkarken, okul öncesi dönemde ise karanlıktan, farklı hayvanlardan, böceklerden, canavarlardan ve anne babasını kaybetmek gibi durumlardan korkabilir. Yaş ilerlemeye başladıkça daha soyut durumlar korku yaratabilir. Bunun en yoğun şekilde ise ergenlik döneminde; başka kişilerin arasında alay konusu edilmek, beğenilmemek ya da dışlanmak olarak görülebilir. Çocuklarda korkuların nedenlerini bilmek, korkuyla baş etme konusunda çözüm bulmanın ilk adımıdır.
Gelişimsel korkular çocuğun yaş dönemine göre geçici bir durumdur. Patolojik korkular ise hissedilen korku ve endişenin derecesi günlük hayatını bozmaya başlamasıdır. Yani patolojik korkular kişiye zarar verebilir. Örneğin üniversite sınavını kazanamazsam korkusuyla dikkatini toplayamayıp ders çalışamayan bir gen için artık patolojik korku hissettiği söylenebilir. Ayrıca kaza yaparsam ya da başıma herhangi bir şey gelirse korkusuyla trafiğe çıkmaya çekiniyor, sokağa çıkmaktan mümkün olduğunca kaçıyorsanız bu patolojik bir korku olarak nitelendirebilir. Yaşanan bu korku, onunla baş edebilme gücünü aşmış ve kişinin hayatının akışını değiştirir hale gelmesidir. Bu durumda ise doğal olarak kaçma ya da kaçınma gibi davranışlar ortaya çıkabilir.
Patolojik korkunun yoğunluğu; şiddeti ve süresi uyaranla orantılı olarak ilerlemez. Başlangıç ve bitiş dış etkenlere göre değil dâhili uyaranlara göre değişiklik gösterir. Bu noktada kişi objektif bir sebep tanımlayamaz. Tekrar edicidir ve kişinin kişilik yapısı örüntüsüyle kaynaşarak onunla bir bütün haline gelir.
Çocukların korkularıyla başa çıkmanın ilk kuralı iyi bir gözlemci ve dinleyici olmaktan geçer. Çocuğun nelerden ve hangi sebeple korku hissettiğini detaylı olarak gözlemlemelisiniz. Çocuğun korkusunu ve hissettiklerini anlatmasına fırsat vermelisiniz. Alay etmeden, yargılamadan ya da küçümsemeden ona rahatsızlık hissettiren bu duyguları detaylı şekilde dinlemelisiniz.
Mümkün olduğunca çocuğa korktuğu şeyin resmini de çizdirebilirsiniz. Çizim yaparak korktuğu şeyi somutlaştırmış olursunuz. Belirgin bir hale gelen bu korku unsuru üzerinde konuşmak çocuğa iyi gelir. Ayrıca çocuğa korktuğu şeyle alakalı empati kurmasını sağlayacak bazı hikayeler anlatabilirsiniz. Ayrıca anne babaların bu konuda yapabileceği şeyler şu şekilde sıralanabilir:
Bu önlemler sayesinde çocukların korkularının üstüne gitmek yerine sürece hakim olarak kendiliğinden geçmesini sağlamak mümkün olacaktır. Bu sayede çocuklarda kaygı ve korku duygusunun üstesinden gelmek çok daha kolay olacaktır.
Çocukların gelişimsel olarak yaladığı aşırı korku ve kaygıların kendiliğinden geçmesini beklemek doğru değildir. Bu korkuların ciddi bir şekilde değerlendirilip gerektiğinde tedavi edilmesi kalıcı hale gelmesinin önüne geçer. Ayrıca kaygı bozukluğu ile beraber görülen dikkat dağınıklığı, çekingenlik, depresyon, özgüven düşüklüğü, takıntılı davranış geliştirme oranı çok yüksektir. Bu yüzden erken tanı ve müdahale ruh sağlığı ve psikolojik gelişim açısından son derece önemlidir. Eğer çocukta uzun süren bir kaygı bozukluğu olduğunu düşünüyorsanız; geç kalmadan bir klinik psikoloğa başvurmanız gerekir. Ayrıca çocuğun gittiği anaokulunda detaylı analizler gerçekleştiren bir öğretmen geçici gelişimsel korkuların farkına varır ve gerektiğinde bu konuda önlem almak adına bilgilendirici olabilir. Dolayısıyla çocuğun gittiği anaokulunun nitelikli ve profesyonel çalışmalar yapması oldukça önemli bir konudur.
Erden Anaokulu; çocukların gelişimsel korkularını detaylı şekilde analiz eden öğretmenleri ile üst düzey kalite standartlarında çalışmalara imza atar. Uzun süredir anaokulu hizmeti ile çocukların gelişimini en yakından takip eden Erdem Anaokulu farkını deneyimlemek ve çocukların korkularına en kısa sürede müdahale etmek için hemen okulumuzun web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Anaokulunda kalite ve güven odaklı hizmetlerin tek adresi olan Erdem Anaokulu sizleri bekliyor.